26 Nisan 2009 Pazar

Mahalle Maçları

iki taştan kale arasına bırakılan çocukluk hayalleridir mahalle maçları.ayağımızı denk alıp boyumuzdan büyük işlere kalkışmadığımız, mahalle maçı arasında annelerimizin sepetle sarkıttığı 150 gram kaşar peynir ve iki domatesle süslü köşe ekmeklerin içine sakladığımız hayaldir mahalle maçları. hayallerimizin kirlenmediği, umutlarımızı asla doğmayacak çocuklarımıza miras bıraktığımız buruşuk çarşaflar arasına sarmadığımız yılların, o güzel ve çok özlenen yılların en güzel çocukluk anılarıdır.çocukluğunu; şehrin az pişmiş taraflarında, bol güvenlikli sitelerin steril duvarları arasına sıkışmadan, msn , cep telefonu ve envayi çeşit teknolojik aracın sanallığından uzak, top peşinde koşarak, bisiklete binerek, ağaçtan erik çalarak üstüne uslanmayıp zillere basıp kaçarak yaşama şansı bulmuş bu toprakların son mutlu kuşağının vazgeçemediği güzelliktir. futbolu öğrenme rehberidir sokaklar. futbolu oynayarak sevebilmenin aracısıdır mahalle maçları. toprak sahaların taştan kaleleri arasına mika topları yuvarlarken kanatılan dizler, maç sonrası karşı mahallenin çocuklarının attığı taşla yarılan kafalar, mahallenin güzel abilerinin gözüne girebilmek için artistik bir çalım atayım derken kırılan ayaklar nedeniyle akşam evde sopa yenen maçlara mahalle maçı derdik ve çok eğlenirdik.

bu kentin sokaklarının sağlı sollu arabaların park ettiği kocaman bir açık hava otoparkına dönmediği yıllarda, sokaklarda çocukların özgürce top oynayıp, birbirinin kafasını gözünü kırabildiği zamanlarda, binlerce kült figürü barındıran bir alt kültürün kendine özgü raconunu oluşturmuştu mahalle maçları. ''adamın gol diyo'' , ''beşte devre onda biter'' , ''gol atan kaleye'' , ''atan alır'' , ''3 korner 1 penaltı'' , ''aldım verdim ben seni yendim'' , ''atan kazanır'' , ''direk üstü'' , ''gol değil boru'' , ''beşlik,namus'' , ''mola'' , ''zula'' , ''bombacı'' , ''bambam'', ''fasulye'' gibi kavramlar mahalle maçı lugatının vazgeçilmez kavramlarıydı. sadece mahalle maçı yapmış çocukların anlayabilecekleri bu ortak dil, zamanla sokak argosunun oluşumuna katkı sağlayan, halk dilinin gündelik söyleyişlerinin şekillenmesine yön veren bir rotanın belirleyicisi olmuştur.

sadece topun sahibi olduğu için oynatılmak zorunda olan, mahallenin zengin ve şişman çocuğu, süper top oynayan ve dönemin en popüler golcüsünün lakabıyla anılan şimşek santrafor, panter kaleci, her takımın olmazsa olmazı, yaşıtlarına göre daha fırlama olan piç lakaplı amatör topçular, hafta içi görüşülmeyen ama güzel top oynadığı ve defansta hiç sesini çıkarmadan durduğu için takıma katkı sağlayan mahallenin çekingen çocuğu, maçları organize eden ve mahallenin köşebaşında sigara içip tespih sallayan hatta bir manitası olduğu için o yaşlarımızda bizim için idol olan abilerle kahvede batak oynama şansına erişmiş, mahalle takımı kaptanı lider çocuk, mahalle takımının kadrosuna giremeyecek kadar küçük olan ve maça çıkışta karşı mahalleye taş atmak amacıyla götürülen küçük veletler, mahallenin alayının aşık olduğu, yazlık sinema çıkışlarında yolu gözlenen, maç kavgalarının en büyük nedeni olma şerefine erişmiş, pencereden maçı izleyen güzel kız, topları kesen hacı amcalar, hayalleri yıkan yaşlı teyzeler, şimdi polis çağırıcam gürültü yapmayın diyerek tehdit eden komşular, anne babamıza ''senin oğlan top peşinde bundan adam olmaz'' ispiyonunu çakan esnaf ahalisi, mahalle maçı yapmış bütün erkek çocukların anılarında yer kaplayan olmazsa olmaz figürlerdir.

porque hay cosas que nunca se olvidan filmiyle özetlenen ruh halidir işte. vazgeçilmezdir, özlenendir, ''çünkü asla unutamayacağımız şeyler vardır''

(kent yorgunu, 28.02.2009 14:03)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder