25 Nisan 2009 Cumartesi

Barfly

charles bukowski'nin yazar olarak keşfedildiği dönemi anlatan, alkol manifestosu. mickey rourke ve faye dunaway ikilisi rollerini oynamamışlar adeta yaşamışlardır. mickey rourke henry'e, faye dunaway'de wanda'ya dönüşmüştür. barfly'da yardımcı roller dahil tüm oyuncular, canlandırdıkları karaktere hayat vermiştir. anlatım gerçekçi ve serttir. olay örgüsü yalındır. factotum kadar sert ve sinemaya aktarılması zor bir kitabın filminin çekilmesi bile cesaret işidir. henry ve wanda iflah olmaz bar sinekleri olarak; ucuz şarap eşliğinde mısır çalıp sevişirken, fona yerleşen bar müdavimleri kült figürler olarak filmi alıp götürür. bukowski'nin hayata karşı duruşunu yansıtan tavizsiz nihilist tavrı ve editör tully yerine alkolik wanda'yı tercih etmesiyle ortaya çıkan tutkulu ruhunu, film ironik bir dille anlatmıştır. barfly'da yan roller önemlidir. yan roller çizilen tablonun kaotik yapısını tamamlayan, filmin bütünlüğünü sağlayan karakterlerdir. frank stallone barmen eddie rolünde çok başarılıdır. bukowski'nin bar ortamında tek arkadaşı olan, hipodrom sırdaşı, bahisçi jim, hank'in temsil ettiği tüm değerlerin zıttını ifade eden kavgacı barmen eddie, eddie kavga etmeye çıkınca vardiyayı teslim alan kayıtsız barmen, barın hep aynı noktasında oturan, sabit berduş, suratsız lilly, 10 dolarlık vizitelerin kadını silikonlu sarışın, berduşlar, alkolikler, tüm iyiliği ve güzelliğine rağmen henry'nin kalbini kazanamayan editör tully, öyküsü karşılığında aldığı 500 dolarla tüm bara bira ısmarlayan henry'nin peşinden ayrılmayan 80'lik dede ve yüzü gözükmese bile etkisi film boyunca hissedilen, wanda'nın sponsoru zengin adam wilbur, barfly'ın önemli figürleridir.film ve kitap arasında değişiklik gösteren, değiştirilen, farklı isimlerle anlatılan, filmin olay örgüsünde bulunmayan ancak kitapta çok önemli yer tutan karakterler vardır. factotum'u okumayanlar için pek anlamlı olmayacak bu ayrıntılar sıkı bukowski okurları için barfly'ın kilit noktalarıdır. romanı okuyanlar için filmde sık sık adı geçen wilbur çok önemli bir karakterdir. wanda'yı telefonla arayan, markette hesabına yazdırılan biraların sponsoru bu adam factotum'da bukowski ile karşılaşmış ve uzunca bir süre beraber kalmışlardır. filmde sadece telefondan duyulan bu ses gerçekte bukowski'den kendisi için bir opera yazmasını isteyen, milyarder bir seks düşkünüdür. wilbur hastadır ve ölmeden önce operasını tamamlamak istediği malikanesinde 3 kadınla birlikte yaşamaktadır. bu kadınlardan birisi wanda'dır. wanda wilbur ile olan ilişkisini dengede tutmayı başarmış, onun uzatmalı metresi olmaktan kurtularak malikaneden taşınmıştır. wilbur iki sevgilisiyle birlikte devam ettiği yaşamından wanda'yı tamamen çıkaramamış, alkol sponsorluğu karşılığında onu görme hakkını kazanmıştır. bukowski wilbur'la wanda sayesinde tanışır. evinde kalır. wilbur, bukowski, wanda ve 2 kadın birlikte yat gezisine çıkar. bu gezide wilbur sinirlenerek yatı terkeder. bukowski wanda'yı ilk olarak burda aldatır. ve wilbur'un metresleriyle aynı gece sevişir. barfly'da anlatılan editör tully ve henry ilişkisi bu olayın sonrasında gelişir. yani wanda henry'i eddie ile aldattığı zaman zaten henry wanda'yı wilbur'un metresleriyle aldatmıştır. ilk ihanet eden wanda değildir.
barmen eddie ile henry'nin kavga sahneleri filmde kitaptan farklı şekilde kurgulanmıştır. factotum'da eddie henry ile tesadüfen tanışır. eddie bir barmen ve seks ikonudur. güzel kadınlar, zengin kadınlar, ucuz orospular, pahalı orospular, çirkin kadınlar, seksi kadınlar ve mature seks sombellerinden oluşan bir haremi vardır. zevk için kavga eden uyanık bir piskopattır. bir gece henry barda bira içer ve eddie henry'nin parasının üstünü vermez. henry kazıklandığını düşünür ve olaylar büyür. eddie henry'i döver. henry yakınlarda ucuz bir otele sığınır. otelde henry'nin eski, alkolik bir sevgilisi çalışmaktadır. sevgilisine otel yönetimi tarafından ayrılan odada kalır. dinlenir. durmadan içer ve yaralarını sarar. parasını geri almak ve eddie'den intikam almak için plan yapar. beyzbol sopasıyla gizlenerek barın kapanış saatini bekler. eddie bar çıkışı kendisine hayran bir kadını dövmekte ve oral sekse zorlamaktadır henry bu sırada zulasından çıkar ve işi bitirir. filmde anlatıldığı gibi anlaşmalı bir dövüş değildir bu. bukowski sarhoşken veya ayıkken iyi kavga eder, kavga etmeyi sever ancak bunu deli cesaretiyle yapmaz, dayak yiyeceğini anladığı zaman kaçmayı ve sorunları alkol yardımıyla düşünerek zekasıyla çözmeyi tercih ettiği zamanlar olmuştur. kaslı eddie sorunu hank için böyle bir sorundur.

barfly'ın en önemli kültlerinden birisi olan wanda'nın factotum'da adı wanda değildir. wilbur ve metresleriyle yaşadığı dönemde bukowski'nin aşkı olan kadının ismi laura'dır. henry'nin wanda isminde bir sevgliside olmuştur. kasabanın en güzel kızı, pis moruğun notları ve ölüler böyle sever isimli kitaplarında wanda'dan bahsedilmiştir. bukowski barfly'ın senaryosunu yazarken laura'yı wanda'ya çevirmiştir. bu ayrıntıdan çıkan sonuç, bukowski'nin faye dunaway'le süslenen wanda karakterinde tek bir kadını anlatmadığı, bar sineği olarak yaşadığı yıllarda tanıdığı kadınlardan bir seçki yaptığı gerçeğidir. tüm bar sineği kadınlar wanda isminde birleşmiş, faye dunaway'le hayat bulmuştur.filmi kitaptan soyutlamak mümkün değildir. bukowski'nin; yazarlığını, nihilizmini ve alkolizmle beslenen aşklarını anlatan factotum fenomeni, barfly'ın iskeletidir. bu nedenle barfly üzerine yazarken mutlaka kitabın içeriğine dair konuşmak gerekiyor. filmin uyarlandığı kitap olan factotum; charles bukowski'nin sanatını besleyen berduşluk yıllarını anlatan eseridir. hank işsizdir. evi yeni terketmiştir. ucuz pansiyon odalarında, sefilhanelerde, alvarado caddesi ile sunset bulvarının kesiştiği noktada bulunan mahalle publarında, sürekli içerek, düzenli bir işe sahip olamadığı için para kazanmadan, hayatını sürdürme mücadelesi vermektedir. bu dönemde; hayata karşı kayıtsız kalarak, çevresinde gelişen olaylara müdahale etmeden, içerek pasifize olmayı seçmiştir. hayatı boyunca vazgeçemediği klasik müzik eşliğinde, sigarası ve şarabıyla tahammül edemediği kalabalıkların ortadan çekilmesini bekler ve gelecekte kendisini fenomenleştirecek yazılarının ilk adımı olan öykülerini yazmaya başlar. telefonda kavga ettiği kadınlara lev nikolayeviç tolstoy'dan alıntılar yapacak entellektüel bir fırlamadır. bu dönemde yazdığı öyküleri; dönemin ünlü dergilerine, fanzinlerine, underground gazetelerine gönderir. her gece sızdığı için gönderdiği öyküleri hatırlamaz, takip etmez. editörler peşinden koşar. bazen yayınlanan öykülerinin ismini bile hatırlamaz. içkiye yetecek kadar parasının olması onun için yeterlidir. çaba harcamaz. çaba harcamayı, statü kazanmak için yalan söylemeyi gereksiz bulur. dürüsttür. birilerinin gelip onu bulmasını, dehasını keşfetmesini bekler. bu arada aç kalmamak için iş arar, geçici işler bulur, factotum'un temsil ettiği tüm değerlere uygun olarak kahyalık, ayakçılık, sevkiyat memurluğu, depoculuk yapar ancak bu işlerin hiçbirinde kalıcı olmaz. çalışmak ruhuna uygun değildir.

bukowski bu dünyaya yazar olarak gelmiştir, yazarak yaşayacak, yazarak ölecektir. hayata ve çevresinde olmadıkları zaman kendini mutlu hissettiği gereksiz kalabalıklara karşı direnme gücünü bulup, alkolün yardımıyla yazabildiği zamanlar azim sahibidir.factotum yıllarında bukowski, yazmak dışında hiçbir konuda azim göstermez. toplumsal normların dayatmalarına, steril kalıplara, zorlayıcı ahlaka, kurallara dayandırılmış tüm kavramlara, dine, aileye, askerliğe, otoritenin her türüne karşı çıkar ancak bu karşı duruş, onu teorik eksenden alıp pratik bir eysemlliğe götürmez. bukowski karşı çıkar ama politik bir eylemci değildir. iflah olmaz nihilist bir muhaliftir o. son aşamada marksizm'de kendi kurallarını koyan, otoriter bir sisteme dönüşebilir bu nedenle bukowski tüm ideolojilere karşı nötr kalır. kendini hiçbir kalıba, statüye, norma, dogmaya, ideolojiye ait hissetmez. işte barfly bu dönemin kısa bir kesitini sunar. ironik, trajik, komik ve sert bir sokak yaşamı.

barfly; bukowski'nin yazdığı senaryo nedeniyle tarihi öneme sahip, üstadın sadık okurları için defalarca izlenmesi gereken, bir fenomendir. leaving las vegas'la birlikte sinema tarihinin en güzel alkol temalı filmidir.

(kent yorgunu, 25.04.2009 14:27 ~ 14:29)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder