3 Mayıs 2009 Pazar

Kentsel Dönüşüm ve Sokak

''Kültür Başkenti demek! bu çok iyi bir şey. Ama bana hep yaptıkları yüksek kuleleri gösteriyorlar. Kültürden söz ettiklerinde kastettikleri "money". Mahalleleri, yeşil alanları korumak gibi dertleri yok. Büyük binalardan, alışveriş merkezlerinden, lalelerden bahsediyorlar hep. Bunlar "kültürün başkenti" anlamına gelmiyor ki, "kapitalizmin başkenti" anlamına geliyor'' Tony Gatlif...

modern çağ insanı, tek kutuplu dünya düzeninin getirisi tüketim toplumunun kapitalizme bağımlı yapısı altında kentleride dönüştürmeye başladı. kapitalizmin modern çağ insanına fetiş olarak sunduğu steril elit tüketme çılgınlığı, teknolojik gelişim ve endüstrinin yıkıcı faktörleriyle birleşerek naif kent kültürüne saldırıyor. kentlerin dokusu, kurgusu, kaotik yapısı, sıcaklığı, doğallığı, parkları, sokakları,delileri, deniz kıyıları, berduşları, şarapçıları, tutunamayanları, kaybedenleri, başka semtlerin çocukları ve tabutta rövaşataları yıkılıyor. Kentler alışveriş merkezleriyle kaplı kocaman bir steril cam fanus haline dönüştürülüyor.

Oysa sokak önemlidir.. sokağın kültürü önemlidir. Hayatı öğrenme kılavuzudur sokaklar..şehrin az pişmiş tarafları. basıp geçerek değil, hissederek, yaşayarak, tecrübe ederek öğrenilecek yaşam alanı. kendine özgü dili, kültürü, argosu, sanatı, edebiyatı, fenomenleri ve kavramları vardır. modern çağ insanı bir şeyler yapacaksa, değiştirecekse, dönüştürecekse, üretecekse, bıçağın kemiğe dayandığı an bir kıpırdama olacaksa, yerkürede bir iz bırakacaksak yani ölüp gitmeden önce yüzleşeceksek aynalarla bu sokakla olacak. sokağa güvenmekle, sokağa inanmakla, sokağı yaşamakla gerçekleşecek kendimize yaptığımız bitmeyen arayışların yolculuğu. sokaklardan kaçarak, sokağa çıkmayarak, sokakları tanımayarak, sokağın insanlarına ruhlarımızı kapatarak daha çok yalnızlaşacağız, daha çok uzaklaşacağız kendimizden. kendi çok güvenlikli, bol otoparklı, uydu sistemli, güvenlik kameralı sitelerine kapanıp, çocuklarının mahalle maçı yapma haklarını bile ellerinden alarak, düşlerini ve dizlerini kanatmalarına izin vermeden, steril şeritler çeken insanların la zone benzeri yaşamına inat yankılanacak sokağın sesleri. modern çağın speed zayıflama haplarıyla robota dönüşen, mekanik prozac toplumları için tek kurtuluş sokak.

esrar çekip mayıştıklarına bakmadan paris gettolarını yakan mağripli çocukların ruhu yaşayacaksa bir yerlerde bu sokakla olacak. modern zaman insanının ruhunun kurtuluşu, tutkularının tutsaklıktan çıkışı kasımpaşalı taksi şoförlerinin muhabbetiyle gerçekleşecek. kokoreç yenip bira içilen sahiller, gölgesinde sabahlanan parklar, barikatlarında ateşler yakılan tenhalar, balıkçı tekneleri, eski rum meyhaneleri, sabahçı kahveleri, siyah beyaz fotoğrafların pera evleri, berduşların gitar nameleri, köpek öldüren şarabının kafası, hayallerimizi biriktirdiğimiz köşe ekmek arası domates peynirin yendiği kaldırım taşları, mahalle maçlarının taştan kaleleri, dizlerimizi korkmadan kanattığımız cinnet akşamları, semt kültürü, şehrin pişmemiş tarafları ve sokaklar, sokaklarımız çıkaracak bizi kafeslerimizden.

sokakta ruh var, sokağı yaşatan bu mekanların inatçı bir damarı var. yakıcı bir damar, gerçek bir damar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder